Sevgili dostlarım Allahın rahmeti bereketi hepimizin üzerine olsun inşallah. Bundan böylelikle siz arapça sever takipçilerime arapça hakkındaki tecrübelerimi “Arapça Günlüğüm” kategorisi altında paylaşma kararı aldım.Böylelikle sizlere daha fazla katkıda bulunacağıma inanıyorum.Niyet bizlerden başarı Allahtan …
Kardeşlerim … Maalesef ben de Arapçayı sonu görünmeyen denize benzetenlerdenim.Çok klasik bir deyim ama işin aslına bakılırsa gerçekten de sonu görünmeyen bir deniz.Arapçayı ana dili gibi konuşanlara bir sorun “Arapçayı evet gerçekten tam olarak öğrendim/biliyorum” diyemez hiçbiri.Çünkü Arapçada tam emin olmamakla birlikte bildiğim kadarıyla 2,5 milyona yakın kelime mevcut.İster istemez bu durum Arapçaya tam olarak vakıf olamamıza belli başına bir sebep. Ama bunu olumsuz olarak algılamayın sakın .Yanlış anlaşılmasın 🙂 Aksine bu bir zenginlik.Yüce kitabımız Kuran-ı Kerimin dilinin Arapça olmasındaki sebep de bu zaten..
Dostlarım…Bir savaşta olduğunuzu farz edin… Başında olduğunuz ordunun muharib sayısı 100.000 ve karşı taraf da 2,5 milyon muharibe sahip…Ne yapardınız? 🙂
Evet …Dil bilimcilere göre Türkçemiz 100,000 kelimeye sahip yaklaşık olarak ve malesef biz bu 100,000 kelime ile 2,5 milyonluk bir orduyu/dili anlamaya çalışıyoruz..Bu çok zor bir durum… İster istemez anlaşmazlıklar cereyan edebiliyor.
Peki Çözüm Nedir?
Üzülmeyin … Gevşemeyin… 🙂 Çözüm burada.Sakın Arapçayı kelimlerinin her karşılığının Türkçede mevcut olduğunu sanmayın ve bu şekilde bir metod edinmeyin .. Sizlere tavsiyemdir…Dili kendi varlığı içinde öğrenmeye çalışın.Anlamasanız da bir deyimi kelimeyi aklınızın bir köşesinde not edin..Zaman ile o kelime işlevi itibariyle anlama kavuşacaktır…İlkokul döneminizi hatırlayın…Daha konuşmayı bilmezken zamanla anlamadığınız şeyleri öğrendiğinizi anımsayın.İşte oradaki espri Arapça için de geçerli.
Bugünlük bu kadarı yeterli sanırım..Bir sonraki günlükte görüşmek üzere..
İmat KAYMAZ